•
İnsanların kapalı alanlarda geçirdikleri zamanın sürekli artış gösterdiği
günümüzde; “İç Çevre Kalitesi” de buna bağlı olarak daha önemli bir hale
gelmektedir. Ülkeler özellikle okullardaki iç çevre kalitesinin geliştirilmesi
için özel tedbirler almakta ve okul iç çevre kalitesini geliştirme programları
uygulamaya sokmaktadırlar. Ülkemizde ise iç çevre kalitesi" alanında kapsamlı bir çalışmanın
eksikliği hissedilmektedir. Bu nedenle bir araya gelen
uzmanlarca oluşturulan "Okullarda İç Çevre Kalitesi çalışma Grubu"nda görev alan
üyelerimizle yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
Hazırlayan: Önder SÖZEN
İç çevreyi nasıl tarif
edebiliriz. Yaşamımızı nasıl etkiler?
C. Sait
SOFUOĞLU: Belirli süreler boyunca, herhangi bir nedenle içinde
bulunduğumuz binalar ve taşıtlar gibi kapalı ortamlar, o süreler zarfındaki iç
çevremizi oluşturur. Binalar gibi birden fazla birbirinden kısmen bağımsız
farklı iç ortamların bulunduğu iç çevrelerde bu farklı ortamlar mikro-çevreler
olarak isimlendirilmektedir. Bu ayrıma gerek duyulmasının nedeni her bir
mikro-çevrede farklı iç hava kalitesi ve konfor şartlarının var olması
ihtimalidir. Buradan da anlıyoruz ki, iç çevre kalitesi iki ana öğeden meydana
gelmektedir: İç hava kalitesi ve konfor.
İç hava kalitesinin öğeleri iç hava kirleticileridir. Bu kirleticiler
içeride bulunan kaynaklardan havaya salınmış olabilir veya dış havayla birlikte
içeriye taşınmış olabilir. Bu kirleticilere maruz kaldığımızı hissedemeyebiliriz
ama evimiz gibi, işyerimiz gibi, okullar gibi uzun zaman dilimlerinin
geçirildiği yerlerde baş ağrısı, yorgunluk, göz-burun-boğaz-deride tahriş, nezle
benzeri alerji semptomları, astım gibi mevcut hastalıkların tetiklenmesi vb.
sağlık etkilerinin ortaya çıkmasına yol açabilir. Tabii bir sağlık etkisi olması
için iç ortamda geçirilen sürenin illa ki uzun olması gerekmez. Bir etkinin
görülmesi, kişisel özelliklere ve kirlilik düzeyine bağlıdır. Yüksek düzeylerde
kirlilik bulunan bir mikro-çevrede etki ve etkiler kısa zamanda da görülebilir.
Kalabalık bir odaya girdiğinizde kaç defa “burası ne kadar havasız!” diye
aklınızdan geçirdiğinizi bir düşünün. İnsanların nefesleriyle havaya
bıraktıkları karbondioksit, vücut kokuları gibi bio-emisyonlar, odada bulunan
kaynaklardan havaya salınmakta olan kirleticiler yetersiz havalandırma sebebiyle
içeride birikmiştir büyük ihtimalle. Kokular bize iç hava kalitesini hissetme
şansı verirler.
Beş
duyumuza hitap eden iç çevre kalitesi öğesi konfordur. Özellikle ısıl konfor
bizim o ortamda bulunmaktan rahatsızlık duyup duymayacağımızı belirleyici en
önemli unsurlardan birisidir herhalde. Konforumuzu etkileyen diğer unsurları
akustik, görsel, kokular ve titreşim olarak sıralayabiliriz. Bunların tümü ayrı
ayrı veya birleşik etkileriyle o ortam hakkındaki hissettiklerimizi belirler. İç
hava kalitesi ile ilgili olarak bahsettiğimiz sağlık etkilerinin ortaya
çıkmasında rol oynayabilirler.
İç çevre kalitesinin bir diğer etkisi de yaptığımız işteki
performansımızı etkileyebilmesidir. Bu, iki yolla olmaktadır. Dolaylı olarak işe
veya okula devamsızlığa sebep olarak ve doğrudan özellikle karar verme, sınav,
hafıza, odaklanma gibi mental işlerde performansın düşmesine sebep olarak
oluşmaktadır. Bir çalışmada daha fazla taze hava verilen sınıflarda okuyan
çocukların notlarının, taze hava verilmeyen sınıflarda okuyanlara göre %14-15
düzeyinde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
MMO çatısı altında yürütülen çalışmadan
kısaca bahseder misiniz? Bu çalışmada kimler görev alıyor ve hedefiniz nedir?
Güniz
GACANER: Şubemizce iki yılda bir düzenlenen ve 8-11 Nisan 2015
tarihlerinde on ikincisini gerçekleştireceğimiz Ulusal Tesisat Mühendisliği
Kongresi’nin (Teskon 2015) ana temasını “Isıl Konfor ve İç Hava Kalitesi” olarak
belirledikten sonra Kongre Yürütme Kurulumuz bu alanda bir çalışma yapılmasına
karar verdi. Yürütme Kurulu Üyelerimizin yanı sıra alanlarında uzman isimlerin
katılımıyla toplam 15 kişilik bir “Okullarda İç Çevre Kalitesi Çalışma Grubu”
oluşturuldu. Makina mühendisleri, öğretmenler, çocuk doktoru, kimya mühendisi,
çevre mühendisi gibi farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla oluşan
grubumuz İzmir Milli Eğitim Müdürlüğünce pilot olarak belirlenen ortaokulda
çalışmalarına başladı. Çalışma Grubumuzun ilk toplantıyı gerçekleştirdiği günden
bu yana çok ciddi yol kat edildi ve elde ettiğimiz veriler, yapılan çalışmanın
ne kadar gerekli olduğunu bizlere gösterdi.
Pilot okulda uygulamasını yaparak elde ettiğimiz rakamsal verileri göz
önünde bulundurarak hazırlanan bildiriyi Teskon 2015’te sunmanın yanı sıra
öğretmen ve öğrencilerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünerek iç
çevre kalitesi konusunda rehber hazırlandı ve öğrencilere bir dizi eğitim
planlandı. Ayrıca yeni ve mevcut okullarda planlanacak iyileştirmeler ile ilgili
çalışmalar gerçekleştiriyoruz ki, bu da sizin de tahmin ettiğiniz gibi projeyi
kapsam olarak büyütüyor.
Böyle bir çalışmayı yürütmek için firma desteklerine ihtiyaç duyuyoruz ve
bu doğrultuda da çalışmalar yapıyoruz. Pilot okulda gerçekleştirdiğimiz
iyileştirmelerde olduğu gibi sektörde faaliyet gösteren firmaların
çalışmalarımıza yoğun ilgisini görüyoruz. Bu çalışmanın İzmir özelinden çıkarıp
Türkiye genelinde yapılması gerektiğini düşünecek olursak önümüzde çok uzun bir
yolun olduğunu söyleyebilirim.
Yapılan bütün bu çalışmaların gönüllü çalışmalar olduğunu da belirtmek
istiyorum ve katkı koyan herkese çok teşekkür ediyorum.
Okullarda kullanılan temizlik ve kişisel
bakım ürünlerinden kaynaklı oluşabilecek riskler nelerdir?
Aysun
SOFUOĞLU: Temizlik malzemeleri kullanıldığı yüzeydeki kirleri
sökebilmek, mikroorganizmaları öldürmek gibi değişik kullanım amaçlarına yönelik
ürünler olup, formüllerinde oldukça çeşitli kimyasallar bulunmaktadır.
Kullanılan temizlik ürününün formülüne göre, bu bileşiklerin çeşidi, miktarı
değişmektedir. Aynı şekilde kişisel bakım ürünleri de kendi vücudumuzu temizleme,
kötü kokuları engelleme, daha iyi görünme amaçlı kullanılan ürünler olup, yine
formüle bağlı olarak içeriklerinde kullanılan kimyasallar oldukça çeşitlilik
gösterebilir. Kullanılan kimyasallar dezenfektan, parfüm, preparatın
hazırlanmasında kullanılan çözücüler gibi gruplara ait olabilirler. Bu
gruptakilerin her biri bir kimyasal olup, kişiye bağlı solunum yolu
problemlerinden, endokrin sistemi etkilemeye kadar uzanan problemlere neden
olabilir. Örneğin koku maddelerinden yaygınlıkla kullanılan 26 tanesi Avrupa
Birliği’nin Besin Dışı Ürünlerle Çalışan Bilimsel Komite direktiflerinde
(SSCCNFP-2001) alerjen olarak kabul edilmiştir. Bu kimyasallara, çeşitli
ürünlerde sıklıkla rastladığımız sitral, limonen gibi narenciye kokusu verenler
örnek gösterilebilir. Yine başka bir kimyasal olan, ürünlerin birçoğunda temel
preparatlar hazırlanırken kullanılan çözücü olup, asıl kullanım yeri ise
polimerleri plastikleştirmek olan fitalatların yaygın kullanımı sonucunda
endokrin bozucu etkiye sahip olduğunun ortaya çıkması sonucu bazı türlerinin
çocuklara ait oyuncak ve herhangi bir üründe (biberon, emzik) kullanımı
yasaklanmıştır. Oysa kişisel bakım ürünlerinde kokuyu zenginleştirme,
losyonlarda cilde sızımı iyileştirmek vs. gibi amaçlarla kullanılmaktadır.
Dolayısıyla temizlik ve kişisel bakım ürünlerinin çok yaygın kullanılması,
ortamda bulunan çocukların bunlardan kaynaklanan emisyona daha fazla dozda
maruziyetini doğuracaktır. Kaynağın var olması aynı zamanda ortamda ikincil
oksidasyon ürünlerinin oluşumunu tetikleyecektir. Genellikle ikincil oksidasyon
ürünleri de çeşitli sağlık riski potansiyeli olan kimyasallardır. Ürün
içeriğindeki kimyasalların (koku maddeleri) ortam havasında bulunan ozon ile
reaksiyona girmesi sonucu ortaya çıkan en önemli ikincil kimyasal formaldehitin
kanserojen bir bileşik olduğu kabul edilmiştir.
Doğal kökenli ürün kullanımı, okul temizliğinde yüzey temizleyicilerin
sıklıkla kullanılmaması ya da kullanımdan sonra çok iyi bir havalandırma,
sınıfta astım ve alerji şikayeti olan çocuklar var ise ailelerin
bilinçlendirilerek ürünlerin mümkün olduğu kadar doğal ve kokusuz olması
şikayetleri azaltabilir. Öğretmenlerin diğer çocukları da daha doğal ürün
kullanımına teşvik etmesi önemlidir.
Tuvalet kokusu giderimi için kullanılan ürünler, sınıfta kullanılan oda
kokuları konusunda da duyarlı davranılmalıdır. Araştırma konusu olarak son 10
yıldır dikkat çeken koku ve buna ait temel bileşenler hayatımızda özellikle
hassas bireyleri kötü etkileyebileceğinden kullanımını sınırlamak önemlidir.
Pilot okul olarak belirlenen Nihat Gündüz
Ortaokulu’ndaki çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Süreç nasıl işliyor?
Orhan EKREN:
Nihat Gündüz Ortaokulu (NGO) uygulama çalışmaları, 18 Temmuz 2014
tarihinde Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nde yapılan Okullarda İç Çevre
Kalitesi Eğitimi isimli çalıştayda, eğitimlerin yanında bu bilgi birikiminin bir
okulda uygulanması ve örnek bir uygulama ortaya çıkarılması önerisiyle başladı.
Bu öneriden sonra çalışmaya uygun hava kirliliğinin ve m2 başına düşen öğrenci
sayısının yoğun olduğu bir okul arayışı başladı. Yunus Emre Mh. Bornova-İzmir'de
2006 yılında kurulan bu okulda karar kılındı. Okul, İzmir-Aydın çevre yolunun
iki kolu arasında 300 m. mesafede, çimento fabrikaları ile bira fabrikalarına
1-2 km. mesafede, üç katlı, 17 sınıflı, 350 öğrencisi ve 27 öğretmeni olan, tam
gün eğitim veren bir okul. Okulda kömür kazanı ile ısınma yapılıyor. Okulda
yapılan çalışmalar hakkında özetle şunları söyleyebilirim: Öncelikle okul teknik
olarak incelendi ve iç çevre kalitesi ölçümlerinin yapılacağı örnek bir sınıf
belirlendi. Bu sınıfta, toz ölçümleri, CO2 ölçümleri, uçucu organik madde,
sıcaklık ve bağıl nem ölçümleri yapıldı. Bu ölçümler okulda iyileştirme öncesi
ve iyileştirme sonrası olmak üzere tekrarlandı. Ekim ayında başlayan ölçümler
halen devam etmektedir. İyileştirme, sınıflarda hava kalitesi ve konforu
sağlamak amacıyla ısı geri kazanımlı (IGK) havalandırma cihazlarının monte
edilmesini kapsıyor. Bunun için uluslararası standartlara uygun olarak sınıfta
kirleticileri en az miktarda tutacak şekilde havalandırma debisi belirlendi,
ayrıca havanın dağılımı en uygun şekilde hesaplamalı akışkanlar dinamiği (HAD)
ile belirlendi. İki haftalık ara tatilde okulda iki sınıfta IGK cihazları
kuruldu ve faaliyete geçti. Bundan sonra da iyileştirme sonrası ölçümler ve
analizler devam edecek. Bunun yanında sınıfta konfor açısından aydınlatma,
akustik ölçümler ve incelemeler de yapıldı. Çalışmanın sonuçları Teskon 2015’de
sunulacak. Nihai hedef ise Türkiye geneli için iç çevre kalitesi iyileştirilmiş
bir örnek okul ortaya çıkarmak ve bu modeli Türkiye geneline yaymak.
Şahsen bu işte yer almamdaki motivasyon, anaokuluna giden kızımı her gün
okula bıraktığımda, okulun içinden gelen ''kokular'' olmuştur. İç hava
kalitesinin berbat olduğu bir ortamda oldukları kesin. Geçici çözüm anaokulunu
değiştirmek oldu. Bu tür çalışmalarda yer alma düşüncem ise şikâyet etmek yerine
bir şey yapmanın gerekliliğine ihtiyaç duymamdır. Bu çalışmalar çocuklarımızın
geleceğine yatırımdır.
Okullarda bu eğitimin sağlanabilmesi için
kaynaklar yeterli mi? Eğitim için doküman ve dijital platformlar olarak hangi
çalışmaları yapıyorsunuz?
Necmi
VARLIK: Projenin eğitim ayağı olarak İzmir İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’nden İzmir Metropol ilçelerindeki ilk ve ortaokulların öğrenci ve
öğretmen sayılarını aldık; 2014-2015 öğretim yılında yapılacaklar konusunda
çalışmaya başladık. Bu kapsamda üyelerimize okullarda iç hava kalitesi konusunda
gönüllü eğitimci olarak görev almaları için çağrıda bulunduk. Projenin öğrenci
ve öğretmen eğitimlerine 2. öğretim döneminde başlanması öngörülüyor.
Öğretmenlere dağıtılmak üzere İç Hava Kalitesi rehberinin hazırlıkları
tamamlanarak basım aşamasına gelindi. Rehberde, iç çevre kalitesini etkileyen 6
bileşenden 5’i ile ilgili (İç Hava Kalitesi, Isıl Konfor, Akustik Konfor,
Aydınlatma ve Görsel Konfor, Koku) bilgiler yer almakta. Titreşimlerin
kaynakları, etkileri, giderilmesi uzmanlık gerektiren karmaşık bir bilgi
alanıdır. Konfor bileşeni olarak titreşimler hakkında, genellikle gürültü ile
birlikte geliştiklerinden, Akustik Konfor bölümünde kısaca bilgi verilmiştir.
Rehber, çocuklar açısından anlaşılır ve ilgi çekici olması için Zihni
Sinir olarak tanınan karikatürist İrfan Sayar’ın çizgileriyle zenginleştirildi.
Projenin daha geniş kitlere duyurulması ve yararlanılmasının sağlanması
amacı ile bir internet sitesi kuruldu (http://www.iccevrekalitesi.net). Bu
sitemizde; rehberde özeti bulunan iç çevre bileşenlerinin daha kapsamlı
dokümanlarına yer verildi. Belge, internetten indirilerek öğretmen ve öğrenciler
tarafından bir kaynak olarak kullanılabilir.
Sınıflarda CO2 miktarının artması başarıyı direk etkileyen unsurlar
arasında olduğu için, internet sitemizde mevcut sınıf bilgileri girilerek
sınıftaki CO2 seviyesi görülebilmekte ve ne kadar taze hava verilmesi gerektiği
hesaplanabilmektedir.
Sitemizdeki bir diğer bölümde de İzmir’de pilot uygulama olarak mevcut
bir okulda yaptığımız iç hava kalitesi çalışması ve iyileştirilmesinde elde
edilen sonuçlar verilmektedir.
Alınan verilerin değerlendirilmesi ve
sonuçlara varılması projenin en önemli ayaklarından birisini oluşturuyor. Bu
verilerin toparlanarak kamuoyuna ve sektör yetkililerine nasıl ulaştırmayı
düşünüyorsunuz?
İbrahim
ATMACA: Bu proje 2 adımlı olarak yürütülmekte. Bir adımı öğrencilerin,
ebeveynlerin ve öğretmenlerin iç hava kalitesi konusunda yapılacak eğitimler ile
bilinçlendirilmesi iken, ikincisi de mevcut bir okulda iç hava kalitesinin
iyileştirilmesi çalışmalarıdır. Projenin çalışma temposundan da görülebileceği
üzere bu proje artık yalpalama devresini atlattı ve olgun adımlarla yoluna devam
ediyor. Eğitimler için artık rehberler hazır halde, düzenlemelerin yapıldığı
okulda ise iyileştirme öncesi veriler alınıp analizler gerçekleştirilmiş durumda.
Bu gidişat projenin başarılı sonuçlara gidebileceğinin de açık bir göstergesi
durumunda. Tabii ki en önemlisi proje çıktılarının doğru hedefler ile
paylaşılması. Bu kapsamda örnek okuldan elde edilecek veriler diğer okullarda
yapılabilecek uygulamalar için örnek teşkil edecektir. Bu kapsamda da projenin
başından beri işbirliği içerisinde olunan İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne
önemli bir görev düşmektedir. Projenin bir şansı da öğrencilerin eğitilmesi
neticesinde elde edecekleri bilgileri ebeveynlerine taşıyacak olmasıdır. Yani
doğrudan kamuoyuna ulaşma sansı bulunacaktır.
Bunların ötesinde ISKID, ISKAV gibi önemli sektör dernekleri ve
temsilcilerinin de proje sonuçlarının kamuoyuna aktarılmasında rol alacağını
düşünmekteyiz. Ayrıca projenin sponsorluk toplantılarında sektörün önde gelen
firmaları ile de bir araya gelinmiş durumda. Yani firmalar da projeden haberdar
edildi. Proje sonuçlarının kamuoyuna ve sektör yetkililerine ulaşacağı esas
platform ise TESKON 2015 olacaktır. Proje çalışma grubu üyeleri tarafından çok
sayıda bildiri hazırlanmış durumda ve TESKON 2015’de yapılacak olan İç Çevre
Kalitesi seminerleri kapsamında katılımcılar ile paylaşılacaktır.
|